Hangi Dizileri İzledim?

Çocukken mahallemizde bir yazlık sinema vardı. Sahibi komşumuz olduğu için yaz boyunca tüm filmleri bedava izlerdik. Hatta minder kiralama, gazoz satma gibi işlerde sinema sahibine yardım eder harçlık çıkarırdık. Mahallede televizyon olan nadir evlerden biriydik. Renkli televizyon çıktığında da, Betamax video oynatıcı çıktığında da mahallede ilk bizim eve girmişti. Televizyon izlemek hastalık derecesinde bir alışkanlıktı bende. Televizyonun karşısına geçer masaya oturur ödevlerim öyle yapardım. Babam hala över beni kardeşlerime karşı “Abiniz zeki çocuk hem ders çalışır hem de televizyon izlerdi” diyerek.

O zamanlar tek kanal vardı. Türk filmleri sadece Cumartesi akşamları oynardı. Bir keresinde Cüneyt Arkın filmin sonunda Galata Köprüsünde yürürken vurulup ölmüştü de birkaç gün ağlamıştım bir daha Cüneyt Arkın izleyemeyeceğim diye. Tabi 3-4 yaşındaki çocuk ne bilsin film icabı öldüğünü. Yıllar sonra komşumuzun yazlık sinemasına galaya gelince ağladığım günler aklıma geldi.

Yıllar sonra ikinci kanal açıldı. TRT 2’nin yerli dizisi Perihan Abla, Pazar akşamları TRT 1 ‘de oynayan Bizimkiler dizileri çocukluktan gençliğe geçiş dönemlerimde ilgiyle izlediğim yapımlardı.

Star Gate (Uzay Yolu), San Fransisko Sokakları, Dallas, Şahin Tepesi gibi yabancı diziler de çocukluğumda izlediğim aklımda kalan diziler olmuş.



Sonraki yıllarda üniversite, iş güç derken çok televizyon izlemeye zaman ayırmadım. Arada sinemaya giderdim ama sıkı bir takipçi değildim. İlk bilgisayarımı 1997’de aldım. Hatta o zamanlar multimedia diye bir kavram vardı. Bir bilgisayarın CD okuyucusu ve ses kartı varsa ona multimedia PC deniyordu. Benim aldığımda yoktu. 1 ay sonra gittim CD okuyucu ve ses kartı aldım. Montajını kendim yapayım dedim ana kartı bozdum. Gittim ana kart aldım derken düzgün bir şekilde topladım derken benim donanımcı olmamın hikayesi de böyle başlamış oldu. Sonra bir sürü bilgisayar toplayıp sattık şükür iyi para kazandık.

Neyse artık multimedia bir bilgisayarım vardı. İzmir’de bit pazarında CD’ciler olurdu. Oradan sinema çekimi vizyon filmlerini alır izlerdim. Tabi sonra İnternet çıktı oradan izlemeye başladık.

Çoğu dizi fanatiğinin ilk dizisi Lost’tur. Ben hiç izlememiş olsam da çevremdem duyduğum kadarıyla bayağı bir fanatiği vardı zamanımda.

Dizi sitelerinden önce VIP download siteleri vardı. Hayatım boyunca hiç torent kullanmadım. Bu nedenle ya download sitelerinden indirir ya da CD’cilerden arşiv alırdım.

İlk izlediğim dizi Fringe olmuştu. Bu diziyi seçmemdeki en büyük etmen bilim kurguyu sevmem olabilir. Çocukluğum Isaac Asimov romanlarını okuyarak geçmişti çünkü. FBI ajanı Olivia Dunham, deli mi dahi mi anlamadığım Dr. Walter Bishop ve oğlu Peter’in başrollerde olduğu dizi her bölümde ilginç bir olayı aydınlatıyordu. Paralel evrenler, metafizik, psişik konular derken izlerken insanın başını döndüren bu diziyi bir daha izlemeyi düşünüyorum.



Sonrasında izlediğim dizi White Collar’dı. Dolandırıcılıktan hapse giren ( ki kendisi para, senet, sanat eseri sahtekarlığında uzman) Neal Caffrey, FBI ajanı Peter Burke’ün teklifini kabul eder ve ayağına elektronik kelepçe takılarak tahliye olur. Ve FBI’ya bu konularda danışmanlık yapmaya başlar. White Collar FBI’da bu suçlarla ilgilenen bölüme verilen isimdir. Tabi sonra öğrendim ki Sıkıysa Yakala filminde anlatılan Frank Abagnale Jr’ın gerçek hayatından esinlenilmiş bu dizide de.

Geçen aylarda hangi diziyi izleyeyim derken herkesin çok övdüğü Breaking Bad’e başladım. İlk başlarda öyle ağır ilerledi ki bırakacaktım az daha. Ama sonra öyle bir açıldı ki aldığı puanı fazlasıyla hak ediyor.

12 Maymun (12 Monkeys) da izlediğim bilim kurgu dizilerinden biri olarak arşivde yerini aldı. Başka bir yazıda ayrıntılı bahsederim. Şu günlerde Fargo, ve Criminal Minds dizilerini takip ediyorum.

Bir cevap yazın